Altındere Vadisi’nde Karadağ’ın yamacında bir mağaranın önüne inşa edilen
ve yüzyıllarca rahiplerin eğitim gördüğü bir manastır olarak kullanılan ve 1924
yılından sonra ören yeri olarak kullanılmaya başlanılan Sümela Manastırı’nın
gizemi her geçen gün daha da açığa çıkıyor.
Geçtiğimiz günlerde manastırın kuzey çatısının üst sağ yamacında bulunan
‘cennet ve cehennem, ölüm ve yaşam’ tasviri taşıyan fresklerin yer aldığı
şapelin ardından şimdi de manastıra gelecek saldırılar için bir ileri karakol
görevi yapan ‘Gözetleme Şapeli’ ortaya çıktı. Giriş kapısını net olarak
gözetleyebilen, simetrik olarak Aziz Barbara şapelinin tam karşısına
konumlandırılan şapele merdivensiz ulaşım sağlanamıyor.
Zeminden 4 metre yükseklikte inşa edilen yapının bir bölümü yıkılırken,
şapelin bir şahin yuvası niteliğinde olduğu belirtiliyor. Antik yolların da
güvenliğini sağlamak için kurulduğu düşünülen şapel çam ve defne ağaçlarının
arasında saklanmış olması rağmen diğer şapeller gibi geçmişte definecilerin
hışmına uğramaktan kurtulamadığı gözlendi.
’Gözetleme Şapeli’ ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Köse, Sümela Manastırı’nın
Komnenoslar’ın ileri karakolu olduğunu belirterek manastırın etrafında ve
ormanlığın içerisinde halen daha bazı yapılara rastlandığını söyledi. Köse,
“Hemen manastırın karşısında köprünün ayağında yerini tarif etmek istemiyoruz
definecilere yol göstermek için ama küçük bir şapel daha var. "
"Kayaların içerisinde şapelde eski freskler bulunuyor. 8. ve 9.
yıllara ait olabilir. Haberleşme sisteminin bir parçasıdır. Zikzaklı bir
şekilde vadi boyunca haberleşme sistemi Livera köyündeki gözetleme kulesine
kadar birbirleriyle haberleşebilecek şekilde ve vadideki olağan dışı
gelişmeleri manastıra ve Trabzon’a bildirerek tedbir alınmasını sağlayacak
şekilde kurulmuştur. Bu anlamda Sümela Manastırı’nın etrafında ve ormanlığın
içerisinde halen daha bazı yapılara rastlanıyor” dedi.
‘Gözetleme Şapeli’nin Kapadokya’daki yamaçlara kurulmuş küçük kiliseleri
andırdığını dile getiren Köse, “Şapelin yapılış tarzı, yer seçimi ve mimarisi
Kapadokya üslubunu hatırlatır niteliktedir. İçinde halen fresk kalıntıları
bulunan şapelin, fresklerinin üslubu keşiş hücreleri üst kısımdaki şapeldeki
basit stili ile benzerdir. Kaya bloğunun ortasında; iki metre uzunluğunda, bir
buçuk metre genişliğindeki düz alana şapel şeklinde inşa edilen yapı, gözetleme
noktası olarak da kullanılmış olmalıdır ve zeminden yaklaşık dört metre
yükseklikte olduğu için yapıya merdivensiz ulaşılması mümkün değildir. "
Muhtemelen Sümela’nın güvenliği ile birlikte yakınından geçmekte olan
yolun gözetlemesinde de kullanılan bu küçük şapel, bir şahin yuvası
niteliğindedir ve Kapadokya’daki yamaçlara kurulmuş küçük kiliseleri
andırmaktadır” şeklinde konuştu.